Kürşat Esat ALYAMAÇ

Kişisel İnternet Sitesi

MEZUNİYET KUTLAMASI 2016

Gözü, gönlü, beyni pırıl pırıl parlayan genç kardeşlerime/meslektaşlarıma,

Okulumuz, evimiz, gururumuz, gönül bağımız, Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün, 2016 mezunlarının kutlu mesleğimize başlamalarına sayılı günler kaldı. Bir yıldan uzun süredir fiziki olarak ayrı kalsak da, sevgili genç kardeşlerim mesajlarıyla beni hiç yalnız bırakmadılar. Mezuniyetlerinde bulunabileceğimi düşündük ancak nasip olmayacak. Görünen o ki, gelecek yılda gençlerin kutlaması duygulu birkaç mısra ile olacak.

Uzun sohbetler ettiğimiz ilk ve son derslerin yeri başkadır. Mesleki ve teknik hususlar kadar mühendisliğin sosyal boyutunun anlatılması, konuşulması ve özümsenmesi gerektiği inancındayım. O nedenle, “işinize (ve tabi ki betonarmeye) sevginizi katın” diye mesleğin icrasındaki ve tadındaki püf noktayı hep belirttik bundan sonrada nasip olursa derslerimizde vurgulayacağız.

Mezun olacak her öğrenci kardeşimizin Prof.Dr. Ali Sayıl Erdoğan Hocamızın, “ilmi siyaset” kıssasını mutlaka bilmesi gerektiğini düşünüyorum. İsmen Ali Sayıl Hocamı mutlaka öğrencilerimiz bilirler ancak ders alma şansını elde edememiş öğrencilerimiz için, ömrümüz yettiğince, dilimiz döndüğünce Hocamızın kıssasını gelecek nesillere aktarmaya çalışacağız.

İlmi siyaset;

Gayri meşru hedefe, meşru yollarla varmak DEĞİLDİR,

Meşru hedefe, gayri meşru yollarla varmak hiç DEĞİLDİR,

Film, fırıldak, üçkâğıt, aldatmaca, yapmadan yapmış gibi gösterme asla DEĞİLDİR.

Peki, nedir bu ilmi siyaset? İşte Ali Sayıl Hocamın kıssası yardımıyla, mühendis adaylarının mesleğe adım atmadan önce bilmeleri gereken ilmi siyaset:

Bir derviş uzun yıllar medrese eğitiminden sonra artık yetiştiğini, piştiğini düşünür ve hocasının yanına varır. Hocasına, artık medreseden ayrılmak ve kendisinin de insanların eğitimine katkı vermek istediğini anlatır. Hocası vaktin henüz gelmediğini söylese de dervişi ikna edemez ve en sonunda medreseden ayrılmasına gönülsüz müsaade eder.

Derviş mutlu-mesut yollara düşer, kısa bir süre sonra Cuma namazı vaktinde bir köye varır. Camiye gider, imam hutbe vermektedir. Derviş imamın söylediklerinde büyük yanlışlar olduğunu görür. Öyle ki hutbenin sonunu bekleyemez ve ayağa kalkarak, imama büyük tepki gösterir. Söylediklerinin yanlış olduğunu, İslam’ı insanlara yanlış aktardığını ve bunun… Daha derviş sözlerini tamamlamadan cemaat dervişi hiç güzel olmayan bir tarzda camiden kovar.

Derviş hali perişan, morali bozuk medreseye geri döner. Hocası dervişi görünce tebessüm eder, dervişin bir şey anlatmasına gerek kalmadan, “her şeyin bir zamanı var evladım” diyerek, dervişi dinlenmeye gönderir.

Uzun bir zaman sonra hocası dervişi çağırır. “Evladım artık insanlara faydalı olma zamanın geldi”, der. Derviş her ne kadar eğitimine devam etmek istese de, bu sefer hocası gitme zamanı geldiği konusunda ısrarcı olmuştur. Derviş el mahkûm, dostlardan helallik alıp, medreseden ayrılmıştır. Fakat o köyde olan olayları hiç aklından atamamıştır. Tekrar o köye doğru yola çıkar. Tesadüf buya, yine günlerden Cuma ve imam hutbededir. Maalesef imamın yanlış söz ve bilgilendirmeleri devam etmektedir.

Derviş, Cuma namazının bitmesini büyük bir sabırla bekler. Cemaat namazı bitirip kapıya yöneldiğinde, cemaatin önüne geçer ve “Ey cemaat, bu imam efendi öyle mübarek bir zattır ki, canından bir tel koparana ne mutlu”, der. Cemaat imamı tanınamaz hale getirir ve imam geçinen kişi cezasını almış olur. Derviş eğitiminde eksik kalan ilmi siyaseti artık öğrenmiştir.

Yani ilmi siyaset;

Doğruyu bilmek, doğruyu konuşmak, doğruyu yapmak, doğru için savaşmaktır,

Yani doğruyu yaşamaya çalışmak, yaşamaktır,

Doğru, onun bunun doğrusu değildir, kitaptaki doğru, gönüldeki doğru, akıldaki doğrudur,

Mesleğini hakkıyla, en iyi şekilde icra etmeye çalışmaktır,

Mesleğinde kendini her geçen gün sabırla geliştirmeye çalışmaktır,

Bilgiyi, tecrübe hamurunda yoğurmaktır,

Ve en önemlisi, oyunu sadece kurallarına göre oynamak değil, gerekirse doğruluk ve adalet mayası ile oyunun kurallarını baştan yazmaktır.

Değerli kardeşlerim, insanın hayattaki sorumluluğu hedefe varmak değildir. Sorumluluğumuz meşru hedefe ulaşmak için gayrette olmak, sabır ile doğru yolda olmaktır, yol açmaktır. Hedefe varmak nasip iledir. Çiçeği burnunda meslektaşlarımın ömür boyu, her işte doğru yolda olmalarını, doğruyu yaşamalarını ve hedeflerine ulaşmalarını yüce Mevla’mdan canı gönülden dilerim.

Her zaman dediğim gibi, bir ağabey, bir dost, bir hoca arasanız, uzaklığımız bir e-posta kadardır.

Rabbim, yolunuzu açık, işlerinizi kolay etsin, yar ve yardımcınız olsun.

Hepinizin mezuniyetini tebrik eder, mesleğinizin hayırlara vesile olmasını dilerim.

 

Selam, dua ve muhabbetle…

 Kürşat Hoca

IMG_1904[1]

« »

© 2024 Kürşat Esat ALYAMAÇ. Theme by Anders Norén.