Son bir ay içerisinde iki defa aynı soru ile muhatap olunca, anladım ki bazı konuları aydınlatmakta fayda var.

Bahar yarıyılının başlangıcında Betonarme-I dersine giriş yaparken, dersin içeriğini ve özellikle önemini fotoğraflarla anlatmak istedim.

1999 Marmara Depremi ve 2003 Bingöl Depreminden unutulmayan fotoğrafları öğrencilerimle bir kez daha paylaştım. Özellikle Çeltik Suyu YİBO enkaz fotoğrafı acı verici ve düşündürücüydü.

Öğrencilerimden biri şöyle bir soru sordu: “Hocam, betonarme bu kadar zayıf bir sistem ise niçin hala kullanmaya devam ediyoruz? Neden çelik binalar yapılmıyor?”

Gelecekte meslektaşım olacak bu gence, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Açıkçası o anda soru bana garip gelmemişti.

Geçenlerde çok sevdiğim bir dostum ziyaretime geldi. İnşaat mühendisi değil kendisi, ancak kardeş mesleklerden birine sahip. O da sohbet sırasında öğrencimle aynı soruyu sorunca, aslında bu sorunun çok kafalarda var olduğunu anladım.

Gerçekten bu betonarme yapı sistemi çok zayıfta, biz boşuna mı ısrar ediyoruz, diye düşünenlerin sayısı anlaşılan o ki, hiçte küçümsenmeyecek sayıda.

Betonarme yapılar projelendirilirken, malzeme olduğundan daha az dayanıklı, hesap yükleri ise olduğundan daha fazla alınır. Yani hem malzeme hem de yük açısından emniyetli tarafta kalınır. Bunu yaptığınızda sisteme iki kattan fazla bir emniyet katmış olursunuz.

Sistemdeki emniyet paylarına rağmen nasıl olurda bir bina yıkılır? Aslında sorunun cevabı, fıkralara konu olacak kadar basit. Eğer siz emniyet katsayısından fazla keyfiyet ve sorumsuzluk katsayısı kullanırsanız, sonuca gayet rahat ulaşabilirsiniz.

Emniyet katsayılarını, projeden inşaat aşamasına kadar ortadan kaldırmak için büyük bir gayret içerisinde olduğumuz aşikâr.

Yaklaşık son 10 yıldır projelerimizde bilgisayar hâkimiyeti görülüyor. Bilgisayarın hâkimiyetinin anlamı, mühendisin esareti ise, depremlerden sonraki sonuçlar değişmeyecektir. Ancak teknoloji bizim esirimiz olduğunda doğru çözümler ortaya koyabiliriz.

Hazır betonla yeni tanıştık. En eski tanışanımız on yıl önce tanıştı. Hala tanışmayan yerler var, düşünmek bile istemiyorum.

Beton, çocuk mudur bakım yapılsın, döker ve arkama bakmadan giderim zihniyeti, vatandaşa evlerini mezar etti.

Yaz mevsimi yaklaşıyor, yine bakımı yapılmayan betonları maalesef hep beraber göreceğiz.

Saymakla bitmeyecek keyfiyetimize ve sorumsuzluğumuza rağmen depremde bile betonarme binalar var güçleriyle ayakta kalmak için çaba gösteriyorlar.

Unutmayalım, kurallarına uygun projelendirilmiş ve inşa edilmiş her yapı, diğerleri kadar depreme dayanıklıdır.

Van Depremlerini incelediğimizde hiçbir kurala uymayan, akla ziyan betonarme binaların ayakta olduğunu görüyoruz. Öylesine büyük depremlerde, kesinlikle yetersiz dediğimiz binaların ayakta kalması betonarmenin taşıyıcı sistemini ortaya koymaktadır.

O hangi taşıyıcı sistemdir ki, üç katlı projelendirip, yedi katlı yapacaksınız ve depremde ayakta kalmasını bekleyeceksiniz?

Yapılarla ilgili doğru olan tek bir şey varsa o da, taşıyıcı sistemi ne olursa olsun, standartlara uygun projelendirilen ve inşa edilen yapılar depreme dayanıklı olacaklardır.