Diyanet işleri başkanlığı, ekim ayının ilk haftasını 1986 yılından buyana Camiler Haftası olarak ilan etmiş, 2003 yılından beri ise bu haftayı “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamaktadır. Biz de başta diyanet işleri başkanlığımız ve il müftülüğümüz olmak üzere tüm din görevlilerimizin bu özel günlerini kutluyoruz.

Bu hafta kapsamında özellikle müftülükler çeşitli programlar düzenlemektedir. Cuma hutbelerinde camilerin önemi ve fonksiyonlarından bahsedilmektedir. Burada camilerin dini yönünden bahsetmeyeceğim çünkü onu ilgili kişi ve kurumlar layıkıyla yapmaktadırlar. Bu konuda kendilerine teşekkürlerimizi sunuyorum.

Camiler Haftası’nı beklide bugüne kadar hiç değerlendirilmeyen bir yönüyle ele almak istiyorum. Konuya 2004 yılında gerçekleşen bir olayla başlamak sanırım derdimizi ifade etmede yerinde bir ilk adım olacaktır. Hatırlayacağınız gibi 11 Ağustos 2004 de merkez üssü Sivrice olan 5.3 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. Bu ve artçı depremler nedeniyle Sivrice de birçok yapıda çeşitli sınıflarda hasarlar meydana gelmişti. Sivrice Merkez Camii de hasar gören yapılar arasında idi. Cami hafif-orta düzeyinde hasar görmüştü. Sivrice ilçe müftülüğü Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne müracaat edince bilirkişi heyeti olarak Sivrice’yi bir kez daha ziyaret ettik.

Caminin bodrum katında dükkânlar var. Taşıyıcı sistem betonarme karkas ve tamamen düşey taşıyıcı elemanlar kolonlardan oluşmaktadır. Sistemin en büyük eksiği, deprem perdelerinin taşıyıcı sistemde bulunmamasıydı. Caminin güçlendirilmesi gerekiyordu. Yani sistem tedaviye muhtaçtı. İlçe müftüsü güçlendirme projesi yaptırmak için maddi güçlerinin olmadığını ifade etti. Yapı Ana Bilim Dalı Başkanımız Prof. Ali Sayıl ERDOĞAN’ın da katkılarıyla caminin güçlendirme projesini kısa bir sürede ücretsiz olarak hazırlayıp teslim ettik. Her meslek grubunun hâyır davranışı farklı oluyor, konu inşaat mühendisleri olunca hâyır projeleri kaçınılmaz oluyor.

Projeyi teslim etmemizin üzerinden yaklaşık 2 ay sonra bir vesile ile yolum Sivrice’ye düştü. Camide bazı tadilatlar yapıldığı belliydi ancak boya badana işleri bittiği için dışarıdan ne yapıldığını anlamak mümkün değildi. Hükümet Konağı’nın önünde ilçe müftülüğünden bir yetkili ile karşılaştık. Cami’nin güçlendirme işlemlerini sorunca; “Hocam projeye gerek kalmadı, biz kafamıza göre hallettik” gibi bir ifade kullandı. Bu tavır karşısında söyleyecek söz bulamamıştım. İnşallah benim söylemediklerimi bir gün deprem söylemezdi.

Şubat 2007 de yine Sivrice de meydana gelen depremlerden sonra camide biraz daha ağır bir hasar meydana gelmişti. 3 sene sonra müftülük yetkilileri aramış, 2004’teki güçlendirme projelerini soruyorlardı. Sanırım bedava hizmetin değeri olmuyor ki, kağıt parçaları (biz proje diyoruz ve onlar el emeği göz nurudur) kaybedilmişti.

Sivrice Camisi hafızalarımızda bizi üzen örneklerden sadece birisidir. Hala güçlendirilmemiştir. Aktif deprem kuşağı üzerinde yer alan Sivrice Camisi için yapılan boya badana sistemi kurtarmayacaktır.

Camilerin dini anlamda büyük önemi vardır, hafta etkinlikleri çerçevesinde eminim bu önem çok iyi cümlelerle ifade edilecektir. Camiler manevi anlamda olduğu gibi maddi anlamda da sığınma yerleridir. Marmara depreminde kışın insanlar soğuktan perişan olmuşlardır. Halbuki camiler ayakta kalabilseydi çok önemli sığınma ve barınma merkezleri olacaklardı.

Osmanlı’nın, Hatta Selçuklu’nun yaptığı camiler günümüze kadar gelmeyi başarmışlardır. Ama bizim günümüzde inşa ettiğimiz camiler hiçbir şey olmasa minaresi yıkılmaktadır, camiye ve çevreye zarar vermektedir. Depremler bize camilere verdiğimiz önemi aslında bir bakıma göstermektedir. Camilerimizin süsü az olsun ama yapısı sağlam olsun.

Biliyorsunuz camiler, cami yaptırma ve yaşatma dernekleri tarafından binbir güçlükle yaptırılmaktadır. Dernek üyelerinin emeğinin büyüklüğü tartışılmaz. Vatandaşımızda sürekli cami inşaatlarına destek olmaya çalışmaktadır. Ancak burada proje, imalat ve kontrol anlamında ciddi eksiklikler dikkatlerden kaçmamaktadır.

Cami projeleri büyük önem arz etmektedir. Projeler mutlaka inşaat şartları göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır. Normal inşaatlara nazaran eksikliklerin fazla olduğu bir gerçektir. Bu sorunda derneklerin elinde nakit toplu bir paranın bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu bir bahane olmamalıdır. Bu konu ciddiye alınmalı ve cami inşaatları bir düzen içerisinde gerçekleştirilmelidir.

Kotrollü yapıların kullanım maliyetleri çok düşüktür. Ancak yapım sırasında bilerek veya bilmeyerek yapılan eksiklikler yapı ömürlerini çok ciddi derecede kısaltmakta ve kullanım maliyetlerini çok artırmaktadır. Eğer bununla ilgili bir arşiv tutulursa her depremden sonra birçok camide tadilat yapıldığı görülecektir. Gereksiz tadilata verilen her kuruş milli servetin erimesidir.

Camilerin önemini bilmeyen Müslüman yoktur diye düşünüyorum. Yetkilileri ve ilgilileri beklide gözden kaçan bu konuya duyarlılığa çağırıyoruz. Cami yaptırma işlerinin bir düzeni ve kontrolü olsun. Burada amacımız kimseyi zan altında bırakmak değildir. Sürekli gördüğümüz bu aksaklığı bilinsin ve çözülsün diye ifade ediyoruz. Gerek İnşaat Mühendisliği Bölümü gerekse Fırat İnşaat Mühendisleri Derneği (FİMDER), camiler için yapılacak her türlü proje, inşaat ve denetim işlerine destek vermeye hazırdır. Önemli olan kalıcı çözümler üretmektir.

Camiler Haftasında veya sonrasında “Camilerimiz ve Deprem” konulu bir çalıştayı il müftülüğümüz düzenlediği takdirde bu değerli adıma elimizden gelen desteği vereceğiz.

Camiler birilerinin değil, hepimizin yuvasıdır. Bu nedenle, lütfen bir kez daha asırlık camiler yıkılmıyor da, yıllık camiler neden yıkılıyor diye düşünelim…