Başyurt-Karakoçan Depremi 8 Mart’ta meydana geldi. Yazının konusu neden kerpiç yapılar diye düşünmeniz gayet doğal. Kerpiç yapılar konusunda geçen hafta bir panel düzenlendi. TMMOB Mimarlar Odası Elazığ Şubesi, 8 Ekim 2010 Cuma günü, “Kerpiç Yapılar ve Deprem Gerçeği” isimli bu paneli, Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonunda gerçekleştirdi. Panel oturum başkanlığını, eski mimarlar odası başkanı Oktay Ekinci yerine getirmeye çalıştı. Panelistler ise, Prof.Dr. Naci GÖRÜR, Doç.Dr. Bilge IŞIK ve Mimar Beyazıt BÜYÜKYILDIRIM idi.

Kerpiç Yapılar ile deprem kelimesini bir araya getirdiğinizde konunun İnşaat Mühendisleri ile ilgisi kaçınılmaz oluyor. Panele, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimi de alarak katıldım. Biz salondan girdiğimizde Elazığ Mimarlar Odası 2. Başkanı Erhan KARAKAYA kürsüde konuşuyordu. Karakaya’nın, “Asırlardır tüm dünyada kullanılan bu yapı malzemesinin deprem karşısında etkilerini 1970 yılından beri araştıran İstanbul Teknik Üniversitesi hocaları, yürütülen bir çalışmada kerpiç yapıların 8 büyüklüğündeki depreme dayanıklı olduğunu ve betonarme yapılara göre depreme daha dirençli olduğunu söylemektedir”, sözleri dikkat çekiciydi. Karakaya, yönetmeliklerin yetersizliğinden, kat artırımlarının yanlışlıklarından, denetimsizliklerden ve birçok eksiklikten bahsetti. Ayrıca Sayın Başbakanın, kerpiç yapılar konusundaki sözlerinin çelişkili olduğunu ifade etti.

Karakaya’nın konuşması, her cümlesi farklı yorumlanabilecek bir konuşmaydı. Çünkü kısa zaman diliminde böyle önemli bir konuyu özetlemek oldukça zordu. Keşke konuşmasını sadece kerpiç yapıların mimari duygusu üzerine yoğunlaştırsaydı. Konuşmasından anlaşılan, “Kerpiç betonarmeden sağlamdır”, ana fikir salonun büyük çoğunluğunun tepkisini çekti. İlk tepki Elazığ Valisi Sayın Muammer EROL’dan geldi. Sayın Vali, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Yani burada bize de bir şey vardı. Ben şimdi söylemesem karnım şişer. Depremden sonra yapılanları burada küçümseyen, hiç sayan ve arkasından da betonarme yerine kerpici öneren bir anlayışı ben de tebrik ediyorum. Betonarme yapıları bırakacağız, sizin bu çok yani mimarlık mesleğinin bilgisinden, tecrübesinden kaynaklanan bu ifadelerinizi rehber alarak kerpiç yapılar yapacağız. Teşekkür ederim, sağ olun”. Elazığ Valimize yerinde müdahalesi için, desteğimizi ifade etmeden geçemeyeceğim.

Bu yazıyı panelle aynı gün, gece hazırladım. Sizlerle paylaşmazsam bende rahatsız olurdum. Yazımda, paneli başından sonuna irdeledim. Kerpiç yapılar, duygu ve mantık ışığında incelenmelidir. Nostalji seviyoruz diye insanlarımızı depreme kurban edemeyiz. Elbette kültür mirasları korunmalıdır ama önce insan…

Özellikle meslek odalarına, kendi dallarında hazırladıkları bu tür çalışmalar için teşekkür ediyorum. Ama lütfen bu tür panel ve seminer gibi çalışmaları, daha uygun mekânlarda veya mekânları uygun hale getirerek düzenleyelim. Kamera ve kameramanlardan izleyicilerin yarısından çoğu sunuyu izlemekte zorlandılar. Toplantı mekânı çok havasızdı. Havalandırma ve iklimlendirme sistemleri çalışmayacaksa neden vardır anlayamıyorum. Bir de bu tür organizasyonlar da makul bir süre önceden inşaat mühendisliği bölümü ve FİMDER gibi dernekler bilgilendirilirse, hem inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin hem de inşaat mühendisliğinin katılımları sağlanır ve bu şekilde paneller amacına ulaşmış olur diye düşünüyorum.

Açılış konuşmalarından sonra oturum başkanı Oktay Ekinci’nin, “Karakovan Depremi” sözleriyle panel başladı. Ekinci, betonarme yapıların eksikliklerinin sadece depremde ortaya çıktığını ancak kerpiç yapıların eksikliklerinin yapım sırasında belli olacağını söyledi. Konuya böyle bir girişi talihsizlik olarak niteliyorum. Çünkü kendi branşları olmayan bir konuda yanlış bir yorum yapmaktadırlar. Betonarme bir yapı inşasının ilk gününden kullanımının son gününe kadar yapı güvenliği açısından tetkik edilebilir ve bunun yanında kerpiç bir yapıdaki kusurlarda yapılırken değil, depremde kendini gösterebilir. Ayrıca Ekinci, Fransa da konutlarda betonarme yapı oranının %15’e düştüğünü iddia etmiştir. Avrupa için bu durum gayet normaldir. Çünkü nüfus artışı yok denecek kadar azdır hatta bazı ülkelerde eksidir. İnşa edilen konutların büyük çoğunluğu yığma yapı statüsündedir ve kırsal bölgelerde inşa edilmektedir. Avrupa kerpiç kullanıyorsa özellikle Fransa, neden Avrupa Yapı Malzemeleri ve Yapı Sistemleri Laboratuarlar Birliği Fransa’dadır? Avrupa da beton konusunda en ileri ülkeler arasında Fransa yer almaktadır.

İlk konuşmacı Prof.Dr.  Naci GÖRÜR idi. Konuşmasına Doğu Anadolu Fay Hattı ile başladı. Deprem tehlikesinden bahsetti. Özellikle Elazığ ve çevresinin büyük risk altında olduğunu, olabilecek 7 ve üstü depremlerin sürpriz olmayacağını özenle vurguladı. Önümdeki koltuklarda oturan belde belediye başkanlarından biri diğerine: “Deprem tehlikesini bizim el kadar bebeler bile biliyor, önerileri nedir onu söylesinler”, diye serzenişte bulunuyordu.

İkinci konuşmacı duygu dolu mimar, Beyazıt BÜYÜKYILDIRIM idi. Büyükyıldırım, tamamen kerpiçin üstünlüklerinden bahsetti. Açıkçası bende salonun büyük çoğunluğu da kerpiçin dünyanın en iyi yapı malzemesi olduğunu geç öğrenmenin üzüntüsü içindeydik!!!

Öğrencilerimden biri, Hocam neden betonarme dersini kaldırıp, kerpiç yapılar dersi koymuyorlar diye espirili bir soru sordu. Sayın panelist, Amerika’dan ve birçok ülkeden fotoğraflar gösterdi ve kerpiç yapıların çok kullanışlı olduğunu ifade etti. Evet Amerika nostalji anlamında kerpiç yapı yapıyor, bırakın kerpiç yapıyı Amerika’nın denemediği yapı türü ve şekli yok ki. Afrika’da ise kerpiç yapıyı yaptıran tek şey imkânsızlıktır. Bakın size Sudan’dan örnek vereyim. Eski mezunlarımızdan biri Sudan, Lübnan, Cezayir, Afganistan gibi birçok ülkede çalıştı ve halen o bölgelerde çalışıyor. SUDAN da çimento sektörünün büyük çoğunluğunun belli kesimlerin (mafya demedim!!!) elinde olduğunu ifade ediyor. Ülkeye çimento girişi sınırlı olduğu içinde insanlar ellerine geçen her türlü malzeme ile evlerini inşa etmek zorunda kalıyorlar.

İnşaat mühendisleri çalışma şartları dolayısıyla duygulu değil mantıklı yönleri ile hareket etmek zorundadırlar. Yüzlerce çalışanı olan (okuma yazma bilmeyenden, üniversite mezununa kadar) bir şantiye maalesef duygularla değil kurallarla yönetiliyor. Bu nedenle, mimarların duygusal bakış açılarını hep takdirle karşılamışımdır. Mimar Beyazıt BÜYÜKYILDIRIM da duygu yoğunluğunun üst seviyesinde bizlere kerpiç yapıları anlattı. Çalışmaları için kendisine teşekkür ediyoruz. Hatta Yunus Emre’den aldığı satırlar çok güzeldi.

 

Kerpiç koydum kazana, Poyraz ile kaynattım,

Nedir deyip sorana, Bandım verdim özümü.

 

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Yunus Emre gibi şairlerin şiirlerini kelimelerin ilk anlamlarını düşünerek anlamak mümkün değildir. Kelimelerde derin mana vardır. Burada daha fazla söz söylemek haddimizi aşmak olur. Ancak bir yanlış anlamanın önüne geçmek için Yunus’un şiirinin tamamına bakılması gerektiğini düşünüyorum. Yunus kerpicin derdinde değildir. Kerpicin poyraz gibi bir rüzgar da kaynaması söz konusu değildir. Burada Yunus, kerpiç kadar sert malzemelerin bile özüne ulaşmanın mümkün olduğunu vurgulamaktadır. Yunus’un şiirinin tamamını konunun uzmanlarından biri umarım gazetemizde detaylı olarak inceler.

Son konuşmacı Doç.Dr. Bilge IŞIK oldu. Kerpiç yapının mükemmel bir malzeme olduğundan bahsediyordu. Hocamızdan açıkçası bir malzeme anlattığı için hem avantajlarından hem de dezavantajlarından bahsetmesini bekliyordum. Doğru olan bu değil midir? Bir şey, bir insan veya bir yapı malzemesi mutlak iyi veya mutlak kötü olabilir mi? Beyaz ve siyahtan başka renk yok mudur?

Şimdi soracaksınız, peki bu kadar anlattınız sizce kerpiç nasıldır? Kerpiç eski bir yapı malzemesidir. 1940’lı yıllardan beri yapı ve deprem yönetmeliklerimizde kerpiç yapılarla ilgili kurallar mevcuttur. Yani yönetmeliklerimizde hiçbir zaman kerpiç yapılar göz ardı edilmemiştir. Ancak şunu kabul etmek gerekir ki, kerpiç imkânsızlığın getirdiği bir yapı malzemesidir. Mesela; Elazığ Uluova Bölgesi’nde tüm eski köy evleri kerpiçten yapılmıştır. Çünkü etrafta taş ocağı yoktur, yani evleri taştan inşa etmek bu nedenle mümkün değildir. Çimento, kum, demir bulup, beton hazırlandı da vatandaş evini betonarme yapmadı mı? Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun eski yerleşim yerlerine de dikkat edilirse, köylerde evler kerpiç yani toprak damlı, ağaların, beylerin evleri taştandır. Geçmişi sosyal yapısıyla incelemezsek, doğru sonuçlara ulaşamayız. İnsanlar sağlıklı olduğu için değil, imkânları dâhilinde olduğu için kerpiç yapıları tercih etmişlerdir.

Gelelim deprem gerçeğine… Betonarme yapıların deprem dayanımını tartışmaya gerek yoktur. Kurallara uygun yapılan betonarme veya diğer yapılar, depremde hasar görebilirler ancak can kaybına yol açmazlar. Zaten yapı hesaplarında esasta budur. Yapıların depremden hasar görmemesi değil, can kaybı olmamasıdır. Dillerden dillere dolaşan Japonya’da da depremlerden sonra yapılarda hasarlar oluşmaktadır. Kerpiç yapılarla, betonarme yapıların deprem dayanımlarını karşılaştırmaya çalışmak, at arabası ile otomobilleri karşılaştırmaya benzer. Elbette betonarmenin de iyi ve kötü yönleri bulunmaktadır ancak şunu kabul etmek gerekir ki dünyanın en kullanışlı yapı malzemesidir. Çok söze gerek yok, sanırım şu bilgi yetecektir: “Beton eğer akıcılığı nedeniyle sıvı kabul edilirse, dünyada sudan sonra en çok kullanılan sıvıdır”.

Çok önemli bir noktaya da değinmeden geçemeyeceğim. Başyurt-Karakoçan Depreminde enkaz altında kalıp ölen insanların yanında, kerpiç ve toprak harç tozundan boğulan insanlarımızda vardı. Eğer konu kerpiç yapılar ve deprem ise bu konudan bahsetmeden geçemezsiniz. İnsan hayatı söz konusu ise duvarın nefes almasından, sürdürülebilirlikten söz edemezsiniz. Nostalji lükstür, yaşam ise gereklilik…

Kerpiç, eski ve kullanım oranı çok azalmış bir yapı malzemesidir. Kerpicinde hem olumlu hem de olumsuz yönleri vardır. Ben şunu anlayamadım. Bir şeyi övmek için diğerini karalamak şart mıdır? Kerpicin iyi olduğu yönleri anlatalım ancak bunu betonu kötüleyerek yapmayı anlayamıyorum.

Türkiye’nin ve Elazığ’ın deprem problemi değil, YAPI problemi vardır. Bu problemin büyüklüğünün anlatılmasından ziyade ÇÖZÜM ÖNERİLERİNE ve bu önerilerin ışığında fiili çalışmalara ihtiyaç vardır.

Herkesin üzerine düşen çalışmaları yapması dileğiyle…