Öncelikle tekrar merhaba…

Uzun zamandır yoğun iş temposundan dolayı sizlerden ayrı kaldım.

Memleketimizin saygın ve sevilen gazetesi Günışığı’nda, tekrar sizlerle olmak büyük bir haz.

İnşallah geçmişte olduğu gibi her Çarşamba görüşmeye devam edeceğiz.

Ülkemizde heyecan anlamında pek hissedilmese de bir seçim süreci yaşanıyor.

Bu sürecin Elazığ’ımıza yakışır bir şekilde devam etmesi temennimizdir.

İl genelinde (merkez, ilçe, belde) bu yarışı sürdüren bütün adaylara başarılar diliyorum.

Elazığ’ımız için en hayırlı sonuçların ortaya çıkmasını temenni ediyorum.

Bu kış ilk defa ortaya önemli bir problem ortaya çıktı: Elektrik kesintileri.

Ülkemizin çok büyük miktarda bir enerji ihtiyacı var ve arz talebi karşılamıyor.

Çözüm olarak daha fazla enerjinin yurt dışından satın alınması düşünülüyorsa, bilinmesi gerekir ki her sene bu talep artacaktır.

Şöyle düşünmeyin nüfus artıyor dolayısıyla enerji talebi de artacak.

Hayır, nüfus sabit kalsa da bu talep artacak.

Sebebi ise İSRAFtır.

Elektrik israfından bahsetmiyorum, onun kat kat fazlası var.

Türkiye de doğalgaz kullanımı çok büyük oranda arttı. Doğalgaz ısınma sistemleri elektrik ile çalışıyor.

Akla ilk gelen soru şu: “Havalar soğuk, ısınmayalım mı?”

Tabii ki, ısınma sistemlerimizi kullanacağız.

Sorun, TASARIM problemidir.

Memleketimiz kış bölgesidir. Kışın yaklaşık 4 ay sıcaklık sıfırın altındadır. Öyle ise bina tasarımlarını bu şartlar ışığında yapmak gerekir.

Zaten bizde bina tasarımlarımızı bu şartları düşünerek yapıyoruz ???

Son 15 yılda binaların pencere boyutları git gide büyüdü ve sonunda dış cephelerin tamamı cam oldu.

Isınmaz mı bu binalar? Isınır, ısınır da eski sisteme oranla yaklaşık (ve de en az) 3-4 katı bir maliyetle, doğalgaz ve elektrik tüketimiyle olur bu iş.

Dış cepheyi cam yapacaksan, içten duvarları yapıp, camı mimari anlamda kullanacaksın.

Yeni iş merkezlerimiz, ETSO binası, yeni yurt binaları vb. hepsi sanki en çok enerji sarfedecek şekilde tasarlanmış.

Birde ülke genelini düşünelim. Bina sayısı göz önüne alındığında enerji israfının boyutu ortaya çıkmaktadır.

Bu tasarım anlayışı vatana ihanet gibidir (Benzetme sert olsun ki, tedbir alma tenezzülünde bulunulsun).

Ola ki, bu yazılanlardan tereddütü olan varsa, ilgili binaların enerji faturaları ile bunlara eş değer duvarlı binaların enerji faturalarını karşılaştırabilir.

Demek ki detaylı bakınca gerçek sebeplere ulaşmak mümkün.

İstediğiniz kadar baraj yapın, yurt dışından enerji satın alın, binaların enerji talebinin karşılanması mümkün görünmemektedir.

Sorun enerji miktarının az olması değil, enerjinin müsrifçe kullanılmasıdır.

Müsrif zengin edasıyla bina tasarlarsak, daha çok elektriğimiz kesilir…