23 Ekimde meydana gelen Van-Erciş Depremi’nin şokunu bir türlü üzerimizden atamıyoruz. Çünkü depremler durmak bilmiyor. Depremin üzerinden geçen 33 günde 2500 civarında deprem meydana geldi ve deprem sayısı gün geçtikçe maalesef artmaya devam ediyor. Depremler devam ettikçe bir Bayram Oteli faciası daha olur mu? Endişesi Şanlı Van İlimizi terk edilmeye maruz bırakmıştır. Van’ın bu hazin öyküsünden çıkarılması gereken çok ders var.

 

Van bizim, Vanlı bizim…

 

23 Ekimde Van’da meydana gelen deprem Elazığ’da da olabilirdi. Belki hayatımızı, belki sevdiklerimizi kaybedebilirdik. İnsanın memleketini terk etmek zorunda kalması, zorluğun sanki doruk noktası gibi görünüyor. Bugün Van’ın, Vanlının yaşadığını yarın bizim yaşamayacağımızı kimse garanti edemez. O zaman her zamankinden daha yardımsever, her zamankinden daha duyarlı olalım. Memleketimizde bulunan Vanlı hemşerilerimize yardım elimizi uzatalım.

Neredeyse kamu kurumlarının misafirhanelerinin tamamı göç eden vatandaşlarımıza tahsis edildi. Devletimiz tün imkânlarını seferber etmiştir. Bazı aksaklıklar vardır ancak gönül birliği, el birliği olunca çözülemeyecek problem var mı? Milletimizin yardımseverliği, dünyada örnektir ve örnek olmaya devam edecektir. Bu yardımseverlik ve misafirperverliğin gereği Elazığ’daki misafirlerimizin de acıları paylaşılmalıdır.

Özellikle ailesi maddi ve manevi, depremden etkilenmiş üniversite öğrencilerine destek olmalıyız. Yarınımız gençlerin, yüksek öğrenimlerinin aksaması Elazığ için kabul edilemez bir olumsuzluktur. Çevremizde mutlaka vardır yoksa da biz onlara tanıdıklarımız vasıtasıyla ulaşmaya çalışalım. Biliyoruz ki zaten Van’dan birçok zorlukla okumaya gelen gençlerin yükü daha da artmıştır. Elbette Vanlı her öğrencinin maddi zorluğu yoktur ancak sıkıntı yaşayan 1 kişide olsa 1000 kişide olsa onlar bu memleketin çocukları değil midir? Birçoğunun yükü daha da arttı. Çünkü kardeşi okumak için yanına geldi. Lütfen bu konuda hassasiyetimizi gösterelim.

 

Elazığ’ımızı Dönüştürelim…

 

Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalar henüz netlik kazanmadı. Ancak kentsel dönüşümün gerekliliği konusunda herkes aynı fikirde. Bu konuda bütün kurum ve kuruluşlar birbirine destek olmalıdır. Kentsel dönüşüm sadece başbakanlığın, bakanlığın veya belediyelerin işi değildir. Hepimiz bu çalışmanın bir parçasıyız. Elazığ kentsel dönüşümde öncelikli iller arasında olur mu bilemem ancak olmasakta kendi öz kaynaklarımızla bunu yapacak güce sahip olduğumuza inanıyorum.

Kentsel dönüşüm konusundaki en büyük sıkıntım yapı denetim sistemidir. Ülke çapında kentsel dönüşüm çalışmaları başlamadan, yapı denetim sisteminin aksayan yönleri düzeltilmelidir. Bu aksaklıklar, samimi emeklerin sonuçsuz kalmasına veya ilerleyen yıllarda hayal kırıklığına neden olabilirler. Yapılar deprem sırasında, kâğıt üzerindeki projelerine veya düzenlenen raporlara göre değil, inşaat ve imalat durumlarına göre davranış gösterirler. Projesi beton sınıfı C20’ye göre hazırlanmış bir yapı, inşaatı sırasında betonu sulanmamış, gerekli bakımlar yapılmamış ise deprem sırasında gerçek beton sınıfı olan C10’a göre hareket edecek ve beklenilenden fazla hasar görecektir.

 

Kim ayranım ekşi derki?

 

Herkesin her şeyi bildiği(!) günümüzde, ilk önce kendisini bilen, kendisine dürüst sonra da milletine dürüst insanlara ihtiyacımız var. Van Depreminde yıkılan veya ağır hasarlı olan yapılarda önemli mühendislik eksiklikleri de tespit edilmiştir. İnsanların bilgileri mezun olduğu gün ile sınırlı kalmamalıdır. Sürekli eğitim, gelişim için kaçınılmazdır. Şunu da özellikle belirtmek isterim, depremden sonra gündeme gelen güçlendirme, yapı için özel bir tedavidir ve uzmanlık ister. Eğer önüne gelen bu işi yapmaya kalkarsa, sağlık için uyguladığımız tedavi sonumuzu getirebilir. Herkes her şeyi bilmek zorunda değil, “bilmiyorum” kelimesini kullanmanın erdemini göstermek gerekir diye düşünüyorum. Bilmemek zarar vermez ancak yanlış bilmek veya biliyormuş gibi davranmak tasavvur edilemez zararlara yol açabilir.

 

Son Söz: Medeniyet seviyesi yüksek, gözünü yıllar sonrasına dikmiş, hedefleri ve büyük projeleri olan toplumlar, depremde en güvenli mekânları kendi evleri olan toplumlardır.