Her fırsatta yapılarımızın depreme dayanıklılığı konusunda pek de duyarlı olmadığımızı ifade etmeye çalışıyorum. Duyarsızlığımızı da sadece depremlerden sonra konuya olan ilgimizle kanıtlamak aslında mümkündür. Geçenlerde aklıma gelince son genel seçimlerde partilerin seçim vaatlerini inceledim. Büyükşehirlerle ilgili bazı söylenenleri hariç tutarsak, hiçbir partinin kentsel dönüşüm veya yapıların yenilenmesi ile ilgili bir politikası bulunmadığı görülüyor.

Elazığ’daki seçim sürecide hatırlanacak olursa, durumumuzun ülke genelinden farklı olmadığı görülür. Tam bu noktada, arz talep dengesi düşünüldüğünde siyasilerin haklı olduğu durumlar bile ortaya çıkmıyor mu? Seçimde kaybetmek değil kazanmak için mücadele edilir. Vatandaşın en çok talep ettiği hususlar için sözler verilir, projeler üretilir. Ancak hiç talep edilmeyen, gündeme getirilmeyen bir sorun elbette göz ardı edilecektir.

A&G Araştırma Şirketi’nin deprem konusunda yaptığı anketler söylediklerimizi adeta kanıtlar niteliktedir. Şirketin 2005 de tamamladığı bir araştırmanın sonuçları oldukça dikkat çekicidir. Soruları ve cevapların sonuçlarını dikkatlice inceleyelim.

 

SORU: Düzce depreminden sonra Marmara denizinde İstanbul’u etkileyecek bir depremin olacağı yolunda bilim adamları tarafından farklı birtakım açıklamalar yapılıyor. Bu açıklamalar sizi nasıl etkiledi?

SONUÇ: Bu anket 1999 depreminden sonra yapıldığında, ankete katılan yüzlerce kişiden %43,4 tedirginim, korkuyorum, uyuyamıyorum, ruh sağlığım bozuldu seçeneğini işaretlemiştir. Aynı anket 2005 yılında tekrarlandığında bu oran yarı yarıya azalarak %21,2 ‘ye düşmüştür. Yani yıllar geçtikçe konu çok önemli hatta hayati de olsa unutulmaya mahkûm olduğunu görüyoruz.

 

A&G Araştırma Şirketi’nin Türkiye’nin 44 ilinde 3 bin 267 hanede yaptığı deprem araştırmasından çıkan sonuçlar, ülkemizde depreme yönelik yaklaşımı ortaya koydu. Katılımcıların %80’i ev alır veya kiralarken binanın deprem güvenliğini araştırmadığını belirtirken, “Yaşadığınız binanın depreme dayanıklı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna “Evet dayanıklı” yanıtını verenlerin oranı ise %40. Eğer ülkemizdeki binaların %40’ı depreme dayanıklı ise bugün Van’daki durum nedir? Yok eğer yapı stokunun deprem dayanımı bu kadar yetersiz ise bizdeki bu rahatlığın sebebi nedir?

Ankete göre, Türkiye’deki binaların ortalama yaşı 22 çıktı. Katılımcılara sorulan “Binanız kaç yıllık” sorusuna verilen cevaplara bakıldığında 1999 depremi sonrasında yapılan binalarda oturduğunu söyleyenlerin oranı %22.3. Katılımcıların %19.5’i 13-19 yıllık binada, %25.8’i 20-29 yıllık binada, %19.3’ü 30-39 yıllık binada oturduğunu belirtmiş. %13.1’lik kesim de 40 yıl ve üzeri yaştaki binada oturduğunu söylemiş. Bina yaşına ilişkin yapılan araştırmada, metropollerdeki katılımcıların oturduğu binaların ortalama yaşı 24, İstanbul’dakilerin de ortalama 26.3 çıkmıştır.

Anlaşılan o ki, insanlar 1999 yılından sonra yapılan binalarda güvende olduklarını zannediyorlar. 16 Ağustosta dökülen beton kalitesiz, işçilik yetersiz, denetim eksikti de 17 Ağustos 1999 da bunlar düzeldi mi? Yapılar için milat deprem yönetmeliğinin çıkması ile değil uygulanması ile başlamıştır. Bu tarih her ilde farklıdır ve maalesef birçok yer için 2011 demek doğru olur.

Basını yapı, inşaat, iş güvenliği ve deprem konusunda algısı yüksek bir şekilde takip edersek, tedbir almanın gerekliliğini iliklerimize kadar hissederiz.

*****

Üç aylık bebek çadır yangını kurbanı: Van’da, çadırda çıkan yangında yaralanan aynı aileye mensup 6 kişiden 3 aylık Mehmet Doru bebek, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı.

*****

Van’da yine çadır yangını: 7 kişilik ailenin kaldığı çadırda çıkan yangında çadır ve içindeki eşyalar kullanılamaz hale geldi.

*****

Nevşehir’de cami inşaatı çöktü, 1 ölü: Nevşehir’deki cami inşaatının çökmesi nedeniyle enkaz altında kalan 8 işçi kurtarıldı, bir kişi hayatını kaybetti.