Bir meslek hastalığı olsa gerek, hemen her fırsatta mevcut ve inşaat halindeki yapıları inceliyorum. Eksikliklerin tespiti, biliyorum ki doğru uygulamanın ilk adımını teşkil etmektedir. Yaz mevsiminin gelmesi ile beraber beton bakımında çok önemli aksaklıkların yaşandığını görüyoruz. İlk ve son baharda yağışlı ve nemli havalarda beton bakımı aksatılsa da yaz mevsimindeki gibi büyük olumsuzluklar ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle özellikle yaz mevsiminde betonun sulanması, beton dayanımı dolayısıyla deprem açısından çok önemlidir.

Aslında bu haftaki yazım başka bir konu hakkındaydı. Ancak inşaat sektöründeki bu önemli eksiklik konuyu bir kez daha gündeme taşımama neden oldu. Bir kez daha diyorum çünkü 12 Mayıs 2010 tarihli, “İnşaat Kalitesinde Beton Bakımının Önemi”, başlıklı yazımda betonun sulanması ile ilgili teknik gereklilikten ayrıntılı bir şekilde bahsetmiştim. Yine 2 Haziran 2010 tarihli, “Eldekiler ve Beklentiler”, başlıklı yazımda İnşaat Mühendisleri Odası Elazığ Temsilciliği’nin düzenlediği “Beton”, konulu seminerde üzerinde durulan önemli konuları aktarmıştım.  Seminere katılan, İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Malzemesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hulusi ÖZKUL, Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Genel Sekreteri Ferruh KARAKULE ve THBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Tümer AKAKIN, özellikle betonun taşınması, yerleştirilmesi ve bakımı konusu üzerinde titizlikle durmuşlardır.

Hafta sonu karşılaştığım inşaatların neredeyse tamamının betonu sulanmamıştı. Belki gece veya sabah erken suluyorlardır diye düşündüm. Farklı mahallelerde belirlediğim on sekiz inşaatı güneşin ilk ışıklarıyla beraber ziyaret etmeye başladım. İnşaatların on beş tanesinde hiçbir sulama çalışması yapılmadı, iki tanesinde çok kısa bir süre için çim sular gibi bir sulama yapıldı ve sadece iki tanesinde hem döşemenin üstünde hem de kolon ve kirişlerde sulama yapılıyordu. Gün içinde yaptığım ziyaretlerde de sulanmayan inşaatlarda hiçbir çalışma yapılmıyordu.

Yapılması %100 gerekli bir kuralın yerine getirilmemesini kendime açıklayamadım. Bilgisizlik mi? Sorumsuzluk mu? Diye tereddütte kaldım. Bilgisizlik olamazdı. Çünkü beton 1900’lü yılların başından beri kullanılıyor ve herkes betonun, nedenini bilmese de, sulanması gerektiğini biliyordur. Bu sorumluluk, yapıyı kullanacak insanlara karşı olan borçtan çok, bir insanlık borcudur. Sulanmayan beton dayanımı hesaplanandan daha az olacaktır ve küçük -orta ölçekli depremlerde bile yapı hasar görecektir. Bu hasarların tamiratı için milletin ve devletin harcadığı para ziyan olmaktadır. Bu sorumluluk (veya sorumsuzluk), 75 milyon Türkiye’ye ve gelecek yeni nesle karşıdır.

Bir beton ne kadar iyi hazırlansa da döküm ve bakım şartları standartlarda öngörüldüğü şekilde olmazsa, asla ve asla hesaplanan dayanım elde edilemez. Bundan dolayı, yerleştirilmesi ve bakımı kurallarına en üst düzeyde uymak zorundayız.

Ziyaret ettiğim inşaatların birçoğu belki de beton döküldüğü günden beri sulanmamıştı. İnşaat Piyasası tabiri ile beton yanmıştı. Bu inşaatların yerinde beton dayanımı ile belediyenin kontrol amaçlı aldığı numunelerin beton dayanımının aynı olması mümkün değildir. Bu nedenle beton dayanımı konusunda Elazığ Belediyesinin bazı kontrollerini güncellemesi gerekmektedir. Çünkü doğru olan numunelerin değil yerindeki beton dayanımının proje dayanımı ile aynı olmasıdır. Bu konuda, Belediyemizin geçmişte olduğu gibi bugünde, Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ile iş birliği yaparak, kalıcı adımlar atacağı inancındayım.

İnşaat sektörü, vicdanların denetimine bırakılamayacak kadar önemli bir sektördür.

*****

Günışığı okurları da yakından bilmektedirler ki, yazılarım hep mesleki konularla ilgilidir. Siyasi gündemle ilgili yazı yazmama prensibimi hep korudum. Bugün sadece gönül gündemimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Son aylarda onlarca vatan evladı şehit oldu. Onlarca ocağa ateş düştü. Allah’tan aziz şehitlerimize rahmet, ailelerine, yakınlarına ve Büyük Türk Milleti’ne baş sağlığı diliyorum. Bu konuda duyguları akıcı cümlelerle ile ifade etmek çok zor. Yönetenin işi zor, milletin işi zor… Allah yardımcımız olsun.

 

Cesaret ile delilik,

Tedbir ile korkaklık,

Tez canlılık ile telaş,

Hoşgörü ile şımartma,

Adalet ile zulüm,

Sabır ile tereddüt,

 

arasında ince bir çizgi vardır. Ne mutlu vicdanlarda doğru tarafta kalanlara…