Dünyanın içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, her ülkede farklı seviyelerde hissedilmektedir. Bu farklılık, başta sosyal yapı olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörlerin önemli bir bölümünü güçlü şirketler oluşturmaktadır. Kurumsal yapısını tamamlamış, dünya ticaret arenasında söz sahibi güçlü firmalar, ülkeleri için büyük önem arz etmektedirler. Ülke ekonomilerinin yaklaşık %40’ını inşaat sektörü oluşturmaktadır. Bu durum Türkiye içinde söz konusudur. Öyle ise ülke ekonomisinin önemli bir ayağı olan inşaat sektöründeki firmaların kurumsallaşması ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir.

Kurumsallaşma, bir işletmenin, faaliyetlerini kişilerin varlığına bağımlı olmadan sürdürülebilmesini ve geliştirilebilmesini sağlayan bir yapı oluşturması olarak ifade edilebilir. Kurumsallaşmanın temel amacı, firmanın kişilerden ve onların kendi becerilerine bağlı icra yöntemlerinden bağımsız hale gelmesi ve sürekliliğin sağlanmasıdır. Bu durum, işletmenin önemli noktalarında insanların olmayacağı değil, fakat onlar olmadığında aksama yaşanmadan her şeyin kaldığı yerden devam edebilmesi anlamına gelir.

Firmalar genellikle planlı bir yapı oluşturularak kurulmazlar. Dünya’da da, Türkiye’de de firmalar çoğunlukla aile işletmeleridir. Cesur bir girişimcinin kısıtlı bir sermaye ile kendi bedeni gücünü de katarak kurduğu, tek kişi veya ortaklı başlayan, daha sonra aile üyelerinin de katıldığı ve şartlar geliştikçe yani plansız olarak büyümenin gerçekleştiği yapılardır. Bu tür yapılar için şöyle bir değerlendirme yapılmaktadır: “Aile işletmelerini birinci nesil kurar, ikinci nesil miras alır ve üçüncü nesil ise işletmeyi satarak bitirir”. İstatistikler bu değerlendirmeyi çok büyük oranda doğrulamaktadır. Kurulan firmaların devamı sadece aile fertleri için değil, ülke içinde oldukça önemlidir. Bu nedenle kurumsallaşma, işletmenin kurulmasını takip eden süreçte başlaması gereken bir olgudur.

Kurumsallaşma olgusu bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de modern toplumun bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, kuruluşları durağan bir unsur olarak görmemek ve onların da zaman içinde değişim gösterdiğini kabul etmek gerekmektedir. Ancak, bu değişim sürecinde bazı kuruluşlar süreklilik kazanırken, bazılarının yaşamları kurumsallaşamamaları yüzünden kısa sürmektedir. Bunun en büyük nedeni; değişen çevre koşullarına gösterilen direnç, yeniliklere ve değişime açık olmayan yönetim, stratejik düşünememe, iyi bir bilgi sisteminin kurulamamış olması, çevredeki değişim ve baskılara uyulmamasıdır.

Ülkemizde deprem sorumluluğunu da omuzlarında taşıyan inşaat firmalarının kurumsallaşmasının önemli bir bölümünü Kalite Güvence Sisteminin (KGS) oluşturduğunu ve KGS’nin kurumsallaşmaya destek olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Kaliteli mal ve hizmet üretmek, bunun sürekliliğini sağlamak ve müşterilere bunun garantisini sunmak ancak kalite güvencesini belgelemekle olacaktır.

Kalite güvencesi bir ürün veya hizmetin kalite konusunda belirtilmiş gerekleri yerine getirmesinde yeterli güveni sağlamak için uygulanan planlı ve sistematik etkinlikler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Temelinde, ürün ya da hizmetin geçtiği tüm seviyelerdeki; talimatlar, görev ve sorumluluk tanımları gibi birçok konunun belgelendirilmesi, çalışanların eğitilmesi ve kalite konusunda bilinçlendirilmesi ile kalitenin planlanan düzeyde en az kaynak kullanılarak korunması vardır. 1987 yılında uluslar arası kalite ihtiyacına cevap verecek ve birçok ülke tarafından kabul edilen ISO 9000 serisi standartlar yaygınlaşmıştır. ISO 9000, işletmenin koşullarına uygun bir Kalite Güvence Sistemi geliştirilmesinde ve/veya bir başka işletmenin KGS’nin değerlendirilmesinde esas olarak kullanılabilecek bir modeldir.

İnşaat (beton) sektöründe, Kalite Güvence Sistemi, Türkiye’de sektörel denetimin ilk örneklerinden biri olarak Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından 1996 yılında kurulmuştur. KGS İktisadi İşletmesi, yapı malzemeleri içinde önemli riske sahip olan ürünlerde yaptığı denetim ve belgelendirme çalışmaları ile kaliteli yapı üretimine katkı yapmaya çalışmaktadır.

Türkiye Hazır Beton Birliği’nin, kaliteli beton üretimi ve hazır beton firmalarının denetimi konularındaki çalışmaları tüm ilgililer tarafından desteklenmelidir. Özellikle beton kullanıcılarının sürekli denetlenen KGS Belgeli betonu tercih etmeleri, sivil bir insiyatif olarak önemli bir görev yapma çabasındaki KGS’ye verilecek büyük bir destek olacaktır. Bilinçli tüketici, kaliteli mal ve hizmetin oluşmasını sağlayacaktır.

Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İktisadi İşletmesi (KGS), Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmeliğe (kısaca G İşareti Yönetmeliği’ne) göre betonda, “G Uygunluk Belgesi” verecek uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak 27.05.2010 tarih ve 27593 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Tebliğ ile görevlendirilmiş bulunmaktadır. Her fırsatta dile getirdiğimiz inşaat sektöründe denetim olgusu, bu görevlendirme ile çok önemli bir gelişme kaydetmiştir.

Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İşletmesi’nin, aktif deprem kuşağı üzerinde yer alan ve tarihinde birçok kez depremin zararlarını ve acılarını iliklerine kadar hissetmiş ülkemize, kazandıracaklarını özetleyecek olursak;

  • Kalitede süreklilik,
  • Yönetim kontrolünün ve organizasyonun toplam etkinliğinin iyileştirilmesi,
  • Daha iyi ürün tasarımı yapılması,
  • Müşteri şikâyetlerinde azalma,
  • İş ortamında stresin azalması,
  • Şirket imaj ve itibarının iyileştirilmesi,
  • Daha iyi rekabet imkânı,
  • Müşterinin güven duygusu,
  • Yüksek verim,
  • Minimum maliyet,
  • Maksimum güvencedir.

İnşaat sektörünün denetimi, ülkemize maddi ve manevi çok önemli kazançlar sağlayacaktır. Malzeme konusunda ülke geneline yaygınlaştırılan bu denetimin, genel yapı inşası konusunda uygulanması da yine büyük kazançlar sağlayacaktır. Ülke genelinde uygulanacak, şartlarımıza uygun yapı denetim sisteminin en kısa zamanda hayata geçmesi dileğiyle, Türkiye Hazır Beton Birliği’ne bu çok önemli yeni görevinde başarılar diliyorum.