Ülkemizde ilk afet yönetmeliğinin 1940 yılında yayınlandığını,

1968 ve 1975 yılı afet yönetmelikleri kurallarına uygun inşa edilmiş binaların ağır hasar görseler bile can kaybı yaşatmayacaklarını,

1998 ve 2007 deprem yönetmeliklerinin günümüze kadar, imalatların neredeyse %90’nın da uygulanmadığını,

1992 Erzincan Depreminde 2000’i aşkın insanımızın öldüğünü, 10.000’i aşkın binanın hasar gördüğünü,

1998 Adana-Ceyhan Depreminde 146 kişinin öldüğünü, 30.000’i aşkın binanın hasar gördüğünü,

17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremlerinde 20.000’i aşkın insanımızın öldüğünü ve 100.000’inden fazla yapının hasar gördüğünü,

İngiliz ünlü ekonomi gazetesi Financial Times’e göre Marmara Depremlerinin dolaylı olarak makro ekonomik düzeyde zararı 40 milyar dolar olarak açıkladığını,

Bu deprem bilançoları dikkate alındığında, Türkiye’deki 1994 ve 2001 krizlerinin tesadüf olmayacağını,

1 tane bile inşaat mühendisi olmayan birçok belediyenin, bugüne kadar yüzlerce hatta binlerce inşaat ruhsatı verdiği,

Sorumluluğundaki inşaatın yerini dahi görmeden donatı ve beton teslimi alan ve uygunluk veren yapı denetim organlarının olduğunu,

Deprem konutu adı verilen yapıların yerinde dökme (deprem dayanımı yetersiz) beton ile inşa edildiği yerleşim bölgeleri olduğunu,

Proje ve yapımı ile ilgilenerek değil, sadece evin mutfak dolabı, duvar kâğıdı ve oda büyüklüklerini değerlendirerek ev satın alan vatandaşlarımızın olduğunu!

Bu vatandaşlarımızın sayılarının tedirgin olacak kadar fazla olduğunu,

2007 Deprem Yönetmeliği’ne göre projelendirilmiş ve gerçek yapı denetimi kontrolünde inşa edilmiş bir yapının, kaba inşaatı sırasında beton yeterince sulanmadığında, o binanın güçlendirme gerekecek kadar dayanımının azalabileceğini,

Şubat 2007 Sivrice depremlerinden sonra Elazığ Merkez de yaklaşık 200 adet ağır hasarlı bina olduğunu ve vatandaşlarımızın hala bu binalarda aileleriyle yaşadığını,

Elazığ ve çevresinde olabilecek yıkıcı bir depremin sürpriz olmayacağını,

Yıkıcı depremlerin üzerinden zaman geçtikçe deprem algımızın ve tehlike farkındalığımızın azaldığını,

Elazığ da çok büyük miktarda yapı stokunun deprem dayanımının yetersiz olduğu ve bu konuda acil çalışmalar yapılması gerektiğini,

 

…ve daha bilmemiz gereken birçok gerçek olduğunu biliyor musunuz?