Bir hafta sonra tam bir yıl olacak.

Ama daha dün gibi…

Pazar öğleden sonraydı,

Masada otururken, televizyona sırtım dönüktü,

Flaş haberle devam eden program kesildi,

Ve o cümle: “Van 7.2 ile sarsıldı”.

Kanım dondu sanki, biliyordum:

Van 7.2 ile sarsılmaz, yıkılırdı.

Televizyona sanki büyük bir öfke ve korku ile döndüm,

Suçlu oymuş ya da ordaymış gibi.

Tam o sırada belediye başkanı ile canlı

Telefon bağlantısı sağlandı.

Başkanın ses tonu aslında durumun

Vahametini anlamaya yetiyordu.

Erciş’in yerle bir olduğunu, can

kayıplarının çok olduğunu söyleyince

üzüntüm içime sığmaz olmuştu.

Memleketimin güzide bir köşesi daha

Cehalete, sorumsuzluğa ve ilgisizliğe

kurban gitmişti.

Vakit ilerledikçe ölü ve yaralı sayısı artıyordu.

Basındaki görüntülere inanmak istemiyordum.

Nasıl olurda bir bina tamamen göçerdi?

Nasıl olurda vatandaşın evi mezarı olurdu?

Kahrolmamak elde değildi…

Gece sabaha kadar görsel basından takip ettim.

Maalesef durum çok ciddiydi.

Ertesi gün bölüme geldiğimde herkeste aynı

Üzüntü ve suskunluğu görüyordum.

Açıkçası İnşaat Mühendisliği Bölümünde gözüm

Hep Van’lı öğrencilerimi arıyordu.

Vakit geldi çattı ve Betonarme dersine gittim.

Erciş’li bir öğrencim ve yakın arkadaşları sınıfta yoktu.

İlk ders ben bir şey soramadım,

Öğrencilerimde bir şey söyleyemediler.

İkinci ders artık dayanamadım ve sordum.

Tüm öğrencilerimin kafası önünde içlerinden biri:

Annesi, kız kardeşi ve amcası oğlu vefat etmiş, dedi.

Gençlere bir şey söyleyemedim,

Dersi de nasıl anlattım hatırlamıyorum.

Dersimiz biter bitmez, öğrencimle telefonda görüştüm.

Baş sağlığı diledim. O yükü nasıl çekerdi?

Mevla’dan O’nun için güç dilemekten başka elden

Ne gelirdi?

Kısa bir süre sonra bölümden bir heyetle Van’a gittik.

Öncelikle Erciş’te taziye ziyaretinde bulunduk.

Evleri tam bir yıkıntı hurdalığına dönüşmüştü.

Oradaki acı hepimizin içine işledi.

Biz orada iken çok yoğun bir kar yağışı başladı.

İnsanların çoğu açıkta veya çadırda idi.

Evlat acısı, eş acısı, ana-baba, kardeş acısı

Zaten cana yetmişken bu soğuk çekilir miydi?

Ve aradan tam bir yıl geçti.

Yapısal problemler hala devam ediyor.

Kaybedilenlerin acısı bayramla birlikte

Daha da bir yürekleri dağlayacak.

Mevla’m sabırlarını artırsın.

Deprem talihimiz midir?

Oturup beklemek mi gerekir?

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi

Hakkındaki 6306 Sayılı Kanun,

31 Mayıs 2012 tarih ve 28309 sayılı resmi

Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Kanunun uygulama yönetmeliği de,

04.08.2012 tarih ve 28374 sayılı

resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Peki 3 aydır, deprem dayanımı zayıf

Yapılar hakkında yetkililer hangi çalışmaları yaptı?

Neden yerelde herhangi bir çalışma göremiyoruz?

Acı dolu yürekler çok söz etmek ister.

Ancak bu defa çok söze gerek yok, Son Söz: Medeniyet seviyesi yüksek, gözünü yıllar sonrasına dikmiş, hedefleri ve büyük projeleri olan toplumlar, depremde en güvenli mekânları kendi evleri olan toplumlardır.