Bazı tehlikeler aslında sürekli göz önündedir ama maalesef gözümüzü çıkarmadan onu görmek istemeyiz. Aniden olan olaylara, kazlara eyvallah ancak söz konusu bilinen ve görülen tehlikeler olunca, tedbirsiz beklemenin adını koymak oldukça zor.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün eski müdürü ve Türk Kızılay’ı Başdanışmanı Prof.Dr. Ahmet Mete IŞIKARA’nın en son açıklamaları, gazetelerin hafta sonu eklerinde yer bulabildi.

Işıkara, yeni bir deprem riski haritasını gündeme taşıyordu. Haritada riskli bölgeler arasında Elazığ ve çevresi de yer alıyor. Özellikle vurgu yapılan Hatay Bölgesi’ndeki durum oldukça ciddi görünüyor. Zaten Hatay ile aynı deprem kuşağında olmamızda riske olan ortaklığımızı gözler önüne sermektedir.

Deprem uzmanları, tarih boyunca birçok kez maddi ve manevi hasarı büyük, yıkıcı depremler yaşayan Hatay’daki bu uzun süren sessizlikten rahatsızlarını ifade etmektedirler. Tarihte birçok defa yıkıcı depremler yaşayan Hatay’da, uzun süredir deprem olmaması uzmanlar açısından endişe verici olarak değerlendirilmektedirler. Hatta 7.0 ve üstü büyüklükte bir depremin olma riskinin her geçen gün arttığı gündeme taşınmaktadır.

Tarihte ilki 115 yılında olmak üzere Hatay’da 10’a yakın deprem olduğu bilinmektedir. Bu depremlerde 1.000.000 civarında can kaybı yaşandığı tahmin edilmektedir. Hatay’da ortalama 110 yılda bir yıkıcı bir deprem olduğu düşünülürse, son 137 yıldır böylesine yıkıcı depremlerin oluşmadığı görülmektedir. Böyle kritik bir bölgenin enerji biriktirmesi uzmanları tedirgin etmektedir.

Hatay’ın tarihinde bilinen yıkıcı depremleri sıralayacak olursak;

  • M.Ö. 69’da Antakya ve bazı Arap kentlerinde 170.000 kişi öldü, Kıbrıs ve Mısır da depremden etkilendi.
  • M.Ö. 37’de tarihi kaynaklarda çok sayıda ölü kaydı bulunuyor.
  • M.S. 115’de 260.000 ölü,
  • 148 ve 334 yıllarında yaklaşık 40.000 ölü,
  • 13 Eylül 458’de 80.000 ölü,
  • 29 Mayıs 526’da yaklaşık 300.000 ölü,
  • 29 Mayıs 428’de Antakya, Samandağ ve Lazkiye’de 5.000 ölü,
  • 31 Ekim 588’de 60.000 ölü,
  • 847 yılında 20.000 ölü,
  • 8 Mart 1053’de 10.000 ölü,
  • 20 Haziran 1170’de 80.000 ölü,
  • 13 Ağustos 1822 yılında Gaziantep, Antakya, Islahiye ve Halep arasındaki bölge çok büyük hasar gördü, 30.000 ile 60.000 arasında ölü oldu. Hatta bölgeye yakın tsunami olduğu tahmin edilmektedir.
  • 3 Nisan 1872 yılında 1000 ölünün olduğu depremde evlerin yaklaşık %70’i yıkılmıştır.
  • 25 Aralık 1996’da merkezi Samandağ olan Hatay’daki deprem 5.5 büyüklüğünde meydana geldi. Çevre illerde de hissedilen depremden sonra çok sayıda artçı deprem meydana geldi.

 

Görüldüğü gibi bölge tarih boyunca çok önemli yıkıcı depremler üretmiştir. Bu nedenle uzmanlar endişelerinde haklı görünmektedirler.

Riskli bölgeler kadar buralara yakın bölgelerde risk altındadır. Bu duruma en uygun örnek, Gebze-Kocaeli Depreminde İstanbul’un en uzak köşesi Avcılar’ın etkilenmesi gösterilebilir.

Gönül istiyor ki, görünen tehlike bir ömür boyu hafızalarımızdan atamayacağımız olaylar yaşatmadan tedbirler alınsın. Deprem tehlikesi ve kentsel dönüşüm projelerinin, milletvekili aday adaylarının ve sonrasında adaylarının ve en sonunda sayın vekillerimizin gündemlerinde olması dileğiyle…