Sivrice’nin aktivitesi Elazığ ve çevre illeri tedirgin etti. 3 Şubat 2011 Perşembe günü, saat 17:27 de merkez üssü Sivrice olan, 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Can kaybının olmaması olayın güzel yönüdür.

Meydana gelen deprem, yerin yaklaşık 19 km derinlerinde gerçekleşmiştir. Depreme sadece Elazığ veya Sivrice Merkez’in etkilenmesi olarak bakmak yanlış olacaktır. Depremin merkezi, Dedeyoğlu Köyü’ne 1.178 km, Alıncık Köyü’ne 2.198 km, Kürk Köyü’ne 4.607 km ve Yedipınar Köyü’ne 4.702 km uzaklıktadır.

Depremlerde kırsal yerleşim bölgeleri de önemli derecede hasar almaktadır. Özellikle yaz aylarında köy nüfuslarındaki artış, tehlikenin artan boyutunu ortaya koymaktadır.

Sivrice Bölgesi’nin geçmiş sismik aktivitesi incelendiğinde, Adıyaman-Gerger, Malatya Pötürge, Maden ve Baskil’in hareketli oluşu dikkat çekmektedir. Konu ile ilgili bilim adamlarının yaptığı açıklamaların oldukça net olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu bölgenin sismik aktivitesinin yoğun oluşu, olası deprem riskini artırdığı ifade edilmektedir.

Meydana gelen depremin şiddetli olmayışı bizlere derin bir nefes aldırdı. Çünkü büyüklüğü orta seviyede olan depremlerde bile maalesef büyük acılar yaşadık. Deprem dayanımı yetersiz yapı stoku bize büyük kayıplar yaşattı.

En son ilimizde meydana gelen Başyurt Depremi’nde önemli bir sınav verildi. Mağdur olan vatandaşlarımıza herkes yardım elini uzattı. Maddi yardımlardan tutun, küçük bir çocuğun maçlara götürülmesine kadar yardım yelpazesi genişledi. Tabi ki, bunlar bizi biz yapan değerlerdir. Milletimizin bu yönü gurur vericidir.

Sık sık olmasa da (!) en azından bazen özeleştiri yapmak lazım. Gurur duyduğumuz yönlerimiz kadar, zayıf yönlerimizi de tespit edip, ifade etmemiz gerekir. Geçmişi çabuk unutmak, sıkıntıları önceden tespit etmemek veya tespit etsek dahi tedbir almamak, belirlenen tedbirler varsa bunları uygulamamak, maalesef önemli zaaflarımız haline gelmiş durumdadır.

Özellikle yerel basın takip edilirse, söylemek istediğim daha net anlaşılacaktır. Basında sadece depremin olduğu ile ilgili tek bir haber yer almıştır. Bunun dışında tek bir açıklama dahi medyada yer almamıştır.

Şu kış günlerinde Elazığ Merkez, Sivrice ve köylerinde büyük acılar yaşayabilirdik. Depremin hasar vermeden sadece kendini hatırlatması, olayı farkında olanlara derin bir nefes aldırmıştır.

Başyurt Depremi’nin üzerinden 1 yıl bile geçmedi. Deprem toplantıları bitti, tatbikatlar sonlandı ve en önemlisi konu gündemimizden düştü. Depremi afet olarak karşımıza çıkaran deprem dayanımı yetersiz yapılardır. Bu konunun çözümü, uzun soluklu ve disiplinler arası çalışmalarla mümkündür. Uzun soluklu çalışmalar bize ters galiba, proje dediğin sabah başlar, öğle tamamlanır, akşam tebrikler kabul edilir..!

Peki çözüm nedir? İlk önce kentsel dönüşüm projelerini dert edinmek lazım. Bu konuda sadece belirli kurumları düşünmeyin. Belediye kadar Müftülük, Bayındırlık kadar Muhtarlar Derneği bu iş ile yakından ilgilidir. Ancak bu koordinasyonun sağlanması oldukça zor gibi görünüyor.

Albert Einstein’in güzel bir sözü var: “Herkesin iki seçeneği vardır, ya sevgiyle dolu oluruz ya da korkuyla”. Beraber olup, sevgiyle dolu olmak dileğiyle…