Perşembe günü (04.08.2011) İçme Beldemiz, güne maalesef depremle başladı. 4.4 büyüklüğünde hafif şiddetteki deprem herhangi bir olumsuzluğa yol açmadı. Tüm yöre sakinlerine ve Elazığ’ımıza tekrar geçmiş olsun. Umarız bu zararsız depremler, mevcut yapı stoku ve yeni yapılacak yapıların inşası üzerindeki ciddiyetimize önemli katkılarda bulunur.

Yaz mevsimi inşaat işlerinin en yoğun olduğu dönemdir. Hava sıcaklıkları dikkate alındığında, inşaat işleri standartlara göre anormal hava şartlarında yapılıyor demek doğru olacaktır. Bu nedenle özellikle beton imalatlarında daha dikkatli ve daha hassas olmak gerekir.

Betonda bakımsızlıktan oluşacak çatlaklar ve dayanım kayıpları, milli servetten kayıp anlamına gelmektedir. Bu nedenle, hedeflenen beton dayanımı ile gerçek beton dayanımı arasındaki fark ne kadar düşük olursa, beton o kadar kurallarına uygun üretilmiş ve bakımı yapılmış anlamına gelmektedir.

Havalar bu kadar sıcakken beton içerisindeki suyu muhafaza etmek oldukça zordur. Betonun istenilen dayanıma ulaşması için gerekli bu suyu, döküm sırasında ve dökümden hemen sonra yağmurlama yöntemiyle muhafaza etmeliyiz. Ancak bu şekilde çatlama ve dayanım kayıplarının önüne geçilebilir.

Beton sertleştikten yani dayanım kazanmaya başladıktan sonra ise yine bünyesindeki suyun buharlaşmasına müsaade edilmemeli, standartlara uygun sulanmalıdır. Özellikle yazın ihmal edilmemesi gereken bu kür işlemi, beton açısından hayati önem taşımaktadır. Özellikle deprem bölgesinde bulunan memleketimizde bu çalışmalar, yapı dayanımı açısından büyük önem taşımaktadır.

Önemli bir konuda sıcak havalardan dolayı gece beton dökümü konusudur. Gece güneşin etkisi ortadan kalkmaktadır ancak rüzgâr buna yakın bir etkiyi üstlenmektedir. Özellikle rüzgârlı havalarda buharlaşma hızlı olacağından yine beton bünyesindeki su korunmalıdır.

Gece beton dökülürken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biride betonun sıkıştırılması ve yerleştirilmesidir. Karanlıktan dolayı her elemanı rahat görmek mümkün değildir. Bundan dolayı kolon ve kirişlerde beton girmeyen boşluklar kalmaktadır. Bu boşlukların kalmasından mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. Özellikle bu boşlukların kolon-kiriş birleşim bölgelerinde olması, depremde hiç tahmin edilmeyen davranışların görülmesi anlamına gelebilir.

En son 2007 yılında yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliği, yeni bir betonarme eleman tanımlamıştır. Kolon, kiriş ve perde nasıl birer betonarme taşıyıcı yapı elemanı ise kolon-kiriş birleşim bölgesi isimli yeni bir eleman ifade edilmiş ve hesap esasları açıklanmıştır. Bu durum, kolon-kiriş birleşim bölgelerinin depremde yapı güvenliği açısından çok önemli olduğu anlamına gelmektedir.

Geçmiş yıllarda yıkıcı depremlerde meydana gelmiş yapı hasarları da incelendiğinde, yapıların hasar düzeylerinde kolon-kiriş birleşim bölgelerindeki eksikliklerin ve kusurların büyük paya sahip olduğu görülmüştür. Bu nedenle, birleşim bölgesi ayrı bir eleman gibi kabul edilmiş ve gereken önem verilmiştir. Bu yeni tip elemanların taşıyıcı sistem içerisinde üstlendiği görevi yerine getirebilmesi için malzeme ve uygulama kusurlarından da arındırılması gerekir.

Elbetteki beton dökümü sırasında istenmeden oluşan bu boşluklar doldurulmaktadır. Ancak ne kadar doldurulsa da ilk dökülen betonun performansını sağlayamayacağı bir gerçektir. İlerleyen yıllarda istenmeyen sonuçlarla karşılaşmak istemiyorsak, bugün imalatlarımızla daha dikkatli ve hassas davranalım.

Bu anlattığım konular teknik gibi görünebilir ancak hepimizi yakından ilgilendiren konulardır. Depremlerde binalar hafif hasara uğrasa bile önemli maddi kayıplar oluşmaktadır. Milli servetimizi boşa harcamayalım.