Bebeden dedeye herkes şunu çok iyi biliyor ki, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, ülkemizdeki deprem dayanımı yetersiz yapı stokunun ortadan kaldırılması için çıkarılmıştır. Ülkemizde hangi afetlerden en çok can ve mal kaybı yaşandığı bilgilerini de bakılırsa, bu afetin deprem olduğu görülecektir.

Yöneticiler şimdiye kadar hep kanuni alt yapının yetersizliğinden şikâyet ettiler. Artık kanunda, yönetmeliği de var. Öyle ise en kısa zamanda vatandaşın kentsel dönüşüm olarak algıladığı çalışmaların başlaması zorunludur.

Yalnız önemli bir duruma dikkat çekmeden geçemeyeceğim. Kentsel dönüşüm adı altında yapılan veya yapılmaya niyet edilen çalışmaların büyük çoğunluğu nüfus yoğunluğunun düşük olduğu mahalleler olduğunu görüyorum.

Elazığ için elbette Zafran’da, Karşıyaka’da veya Kesrik’te kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmalıdır ancak önceliğin bu bölgelere verilmesine “Kaçak Güreşmek”, tabirinden başkası oturmuyor.

Yıkıcı bir depremin Elazığ’da olduğunu düşünelim. Kıyaslama maddeleri gayet açık:

  1. Zafran’ın nüfus yoğunluğu ile merkez mahallelerin nüfus yoğunluğu arasındaki oran? (Tahminlere göre en az 3 kat)
  2. Yapılar hasar aldıktan sonra vatandaşın barınacağı çadır kurulacak bölgeler merkez mahallelerde var mı?
  3. Tamamen göçen binalar sokakları kapadığında yardım çalışmaları merkez mahallelerde nasıl yapılacak?
  4. Deprem sırasında vatandaş, tek katlı bir evden mi, yoksa 4-5 katlı apartmandan mı dışarı çıkabilir?

 

Bu maddeleri çok çok artırmak mümkün. Eğer günü kurtarmaya çalışıyorsak, dostlar alışverişte görsün diyorsak, düşünmeden en kolay yerden başlayalım ancak bu kanunun amacı en kolay yerden değil, en zor (riskli) yerden başlamayı gerektirmektedir.

Şunu da anlayabilmiş değilim? Elazığ’ın bilinen bir risk haritası olmadığı halde nasıl oluyor da insanlar kafasına göre kentsel dönüşüm için bölge belirtebiliyorlar.

Çok söyledim anlaşılan o ki çokta söyleyeceğiz, kentsel dönüşüm çalışmaları bir şehrin risk haritasının çıkarılmasıyla başlamalıdır. Bu çalışmalar devam ederken merkez mahallelerden başlamak üzere imar adaları yeniden düzenlenmelidir.

6306 sayılı kanun, yapılar sağlamlaştırılırken şehirlerin yeniden imar edilmesini öngörmektedir. Yeşil alanları, alt yapısı, caddeleri ve tüm özellikleri ile modern dünyaya yakışır şehirler oluşması hedeflenmektedir.

Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için önce hedefi anlamak lazım. Hedefi görmek, hedefi doğru belirlemek lazım. BU KAÇAK GÜREŞ ELAZIĞ’IN SIRTINI YERE GETİRİR.

Bu konuda çok konuşacağız ancak Elazığ’ı seviyorum diyen herkese sesleniyorum: “Alt yapısı sağlam, teknik veriler ışığında hazırlanmış ve ayağı yere basan projelere sadece kulak vermek yetmez, destek verin.”