Bu aralar yine sıkça, afet olmadan yıkılan binalar görüyoruz. Bu tedirginlik verici durum uzmanlar tarafından her fırsatta ifade edilmektedir. Durumun hayati boyutu sanırım yeterince ifade edilmektedir.

Ülkemizin hiçbir yerinde bina envanteri bulunmamaktadır. Şu anda ancak bazı yaklaşık sonuçlar ifade edilebilir. Her ildeki bina envanterleri ve bunların mevcut deprem dayanımları belirlenmelidir. Bu ilk adım olacaktır. Biz tehlikenin boyutunu farkındayız, ülkemizde mevcut yapı stokunun abartısız en az %60’ının deprem dayanımı yetersizdir. Bunun ispatını isteyenler olursa, 1992 Erzincan, 1999 Marmara ve 2003 Bingöl Depremlerini inceleyebilirler. Ancak buna rağmen maalesef bu konuda kalıcı adımlar atılmamaktadır.

Deprem, imar, proje ve inşaat konularında atılacak her adımın ilgili kurum ve kuruluşlarla atılması, ülkemizin geleceği için büyük önem arz etmektedir. Bugün dünya standartlarında bir deprem yönetmeliği yürürlüktedir. Bunun yanında üniversitelerde ilgili anabilim dallarındaki çok değerli hocalarımızın, proje ve inşaat hususunda önemli çalışmaları literatürde yer almaktadır. Bütün bu kuralların işe yaraması için proje ve inşaatlarda uygulanması gerekir. O zaman denetim konusu gündeme gelmektedir.

Ülkemizde genel anlamda yapı denetimi 29.06.2001 tarihinde kabul edilen ve sadece 19 ilde uygulanan yapı denetim kanunu ile başlamıştır. 10 sene sonra yapı denetimi ülke geneline yaygınlaştırılmıştır. Yapı denetim kanununun açık yönlerini ifade etmek için ayrı bir yazı yazmam gerekir. Önemli açıklarla, deprem ülkesinde, depreme dayanıklı yapılar nasıl üretilecek anlamak oldukça zor. Bir kanun çıktıktan sonra değişikliklerini takip dahi edemiyoruz çünkü çok sayıda madde çıkarılıp ekleniyor. Hâlbuki karşılıklı görüş alışverişleriyle ilgili kanun ve mevzuatlar hazırlansa, bünyemize ve sistemimize uygun çalışmalar elde edebileceğiz.

Ülkemizde birinci derece deprem bölgesinde bulunan birçok belediyede inşaat mühendisi olmadığı daha önce anket sonuçlarıyla açıklamıştım. Peki, şimdiye kadar yapılan yapılar ne olacak? Kim kontrol etti? Kim denetledi? Yılda bini aşkın inşaat ruhsatı veren belediyelerde kaç inşaat mühendisi çalışıyor hiç baktınız mı? Bu kadar büyük sayıdaki proje miktarını birkaç mühendis, çok çalışsa da nasıl sağlıklı bir şekilde kontrol edebilir? Serbest çalışan inşaat mühendisinin proje yapmasında sınır olmasına rağmen neden denetleyen mühendislerde bir sınır yoktur?

Soruları çoğaltmak mümkün ancak açıkçası mantıklı cevaplar bulmak mümkün değil. İş sadece yapı denetimi ile bitmiyor ki. Beton kalitesinin denetimi için mükemmel bir adım atıldı: “G” BELGESİ. G Belgesi, yapının deprem etkilerine karşı elindeki en büyük kozlardan olan beton dayanımının sağlıklı olması konusunda önemli denetimler içeriyordu. Ama maalesef bu kanunda esnetildi ve kısa süre içerisinde hak eden etmeyen bütün beton santrallerine belge tahsis edildi.

İnsanın içinden hangi derdimize yanalım demek geliyor. Mevcut deprem dayanımı yetersiz yapı stoku depremde yıkılmayı bekliyor ona mı yansak yoksa yeni inşa edilen yapılardaki proje ve denetim eksikliklerine mi?

Diyalog sadece kriz haline gelmiş siyasi konularda değil, ülkemizi ilgilendiren her konuda başvurulması gereken bir araçtır, kullanalım!

 

*Gelecek, denetçiyi bile denetleyen anlayışa sahip olanlarındır…