Siyasetçilerin bazı seçim vaatleri eski Türk Filmlerine bile konu olmuştur. Su olmayan yere baraj yapılması vaadi, bir zamanlar insanları hem güldürmüş hem de düşündürmüştür. Günümüzde vaatlerin daha tutarlı olduğu görünüyor. Ancak günümüzde yeni bir alışkanlık geliştiği katindeyim: Proje-Reklam Alışkanlığı. Bu alışkanlıktan hepimiz payımızı almış gibi görünüyoruz.

İnsanlar ifade ettikleri şeyleri maalesef yapmış gibi gururlanıyorlar. Elbetteki insanlar doğru bildiklerini, projelerini ifade edeceklerdir. Ancak bu projeler hayata geçirilmiş gibi bir tavır içerisinde olmanın hizmetleri engelleyeceği kanaatindeyim.

Bu durum hem ülke hem de ilimiz bazında rahatsız edici bir seviyeye ulaşmıştır. “Ben yaptım oldu”, birlik ve beraberliğe zarar verecek bir anlayıştır. Projeler konuyla ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla beraber üretilmelidir. Bu projeler hayata geçirilir ve olumlu sonuçlar alınırsa, ülkeye ve millete hizmette bir arpa boyu yol almışlığın mutluluğu hissedilmelidir.

Herkes sivil toplum kuruluşlarının önemini vurgulamakta ve beraberlikten söz etmektedir. Elazığ’da, ildernekler.com sitesinin verilerine göre 464 adet dernek bulunmaktadır. Ancak gündeme gelen dernekler platformlarının sayılarının bu sayının yanında oldukça küçük kaldığı görülmektedir.

O zaman bu konuda bir özeleştiri şart değil midir? Demek ki biz zannettiğimiz birlik ve beraberliği sağlamış durumda değiliz. Geçenlerde toplanan Elazığ Sivil Toplum Kuruluşları Platformu önemli bir adımdır. Bu adımın önemsendiği basında da ifade edilmiştir. Ancak bu platformun adı ELAZIĞ ise en azından tüm derneklerin davet edilmesi gerekmez miydi? Eğer belli görüşleri temsil eden dernekler özellikle bir araya getirildi ise o zaman adına Elazığ değil farklı bir platform ismi vermek gerekmez miydi?

Bu konuya, oluşumdan belli bir süre sonra fikir beyan etmemin sebebi, köşe yazarları ve basın mensuplarının tepkisini öğrenmekti. Ancak hiç kimse bu özeleştiriyi yapmayınca, amacımız kimseyi suçlamak olmayan, birkaç cümle yazmak istedim.

Bu konu hakkında üniversitemizden de bilgi alınabilir. Ancak benim Hocalarımdan bildiğim kadarıyla Elazığ’da ikinci üniversite kurulması en az 15 yıllık bir mevzudur. Son yıllarda kurulan üniversiteler gündeme gelmeden, ikinci üniversite Fırat Üniversitesi ve yönetimlerinin gündeminde olmuştur.

Bu konunun, kamuoyunda proje olarak anlaşılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Bu konu tabiî ki konuşulacaktır ve gündemde tutulması gereken bir konudur ancak bu yeni bir proje değildir. Siyasi yakınlıktan uzak, Elazığ sevdası yakınlığı ile sivil toplum kuruluşları aynı çatı altında toplanırlarsa, gönüllerdeki hizmetin gerçekleşeceği kanaatindeyim.

Açıkça ifade etmek isterim, bu yazı hiçbir şahsı ve kuruluşu hedef almamaktadır. Ancak, birilerinin tüm sivil toplum kuruluşları adına konuşma yetkisi bulunmamaktadır çünkü Elazığ’da böyle bir oluşum yoktur. Bunun yanında, sürekli sivil toplum kuruluşlarını suçlamanın da anlamı yoktur. İcra gücü, siyasi otoritedir. Sivil toplum kuruluşlarının görevi fikir ve proje üretmektir (yine belirtmek isterim, söylenen her projenin reklamını, gerçekleşmiş gibi yapmamak gerekir). Fikirler dinlendikçe, projeler hayata geçip, olumlu sonuçlar aldıkça değerlidir…

Her sivil toplum kuruluşunun sırtını yasladığı bir yer bulunmamaktadır. Gücünü üyelerinden ve projelerinden alanları da unutmamak gerekir. Bunların siyaset değil, ülkeye ve millete hizmet gayeleri vardır. Reklam değil, işini yapanlara itibar edildiğinde inanıyorum önemli adımlar atılacaktır.

Sivil toplum kuruluşlarının hepsi Elazığ’da birbirini tanımakta mıdır? Diğer derneklerin ne iş yaptıklarından haberleri var mıdır? Elazığ’da yaşı büyük, imkânı geniş derneklerden biri veya birileri ilk önce gerçek Elazığ STK Platformu için harekete geçmelidir diye düşünüyorum. Üstelik sadece derneklerin değil, oda temsilcilerinin de böyle bir oluşumda yer alması gerekir.

Konu Elazığ ise söylenecek çok söz var. Ama malumunuz; söylenilen değil, anlaşılan önemlidir. Doğru anlaşılmak dileğiyle…

 

Dünyaya gelen göçer,
Bir bir şerbetin içer,
Bu bir köprüdür geçer,
Cahiller onu bilmez.

Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünyaya kimse kalmaz.  (YUNUS EMRE)