Deprem tehlikesini bilmeyen, duymayan hatta görmeyen kaldı mı? 2003 yılında burnumuzun dibinde Bingöl’de meydana gelen depremde iki yüze yakın vatandaşımız hayatını kaybetmedi mi? Daha geçen sene 8 Mart 2010 da Başyurt-Karakoçan merkezli depremde kırktan fazla insanımızı toprağa vermedik mi? Birkaç ay önce Haziran ayında İçme civarında meydana gelen depremde yüreğimiz ağzımıza gelmedi mi?

Deprem bizde, can kaybı bizde, acı bizde, ekonomik kayıp bizde ama ne gariptir ki ciddiyetsizlikte bizde. Yanlışları bize yaptıran cesaret mi, cehalet mi, ahmaklık mı, uyanıklık mı yoksa para kazanma hırsı mı?

Elazığ’da bazı yapıları görünce gözlerime inanamıyorum. Bu devirde olur mu, dememek elde değil. Yanlış anlaşılmasın bunlar eski yapılar değil, birçoğu şu anda inşaat halinde. Yapıyı inşa edenlerin mesajını şöyle anlıyorum: “Yapı güvenliği de ne ki?”.

Bir inşaatın mevkisi, yeri, kimin yaptığı, kaça satıldığı önemli değil. Önemli olan insanların aileleriyle yaşayacağı bu kutsal mekânların, yıkıcı bir deprem karşısında yeterli yapı güvenliğine sahip olmalarıdır.

Ovalara yaptığımız yapılar zaten problemli idi. Çünkü dolgu zemin ve yer altı su seviyesi deprem etkisindeki yapı güvenliğini olumsuz etkiliyordu. Son zamanlarda yerleşim yerleri yamaçlara çıkmaya başladı. İlk bakışta bu durumun olumlu yönü kendini hissettiriyor. Ancak binalar yapılmaya başladıkça yine mantığı ve kuralları göz ardı etmeye başladık.

Yamaçlarda yapılan inşaatlarda kot farkının çok olması gayet doğal. Bu durumda bodrum kat sayısı fazla oluyor. En alttaki bodrum katın çepeçevre betonarme perde yapılmasının, deprem açısından oldukça olumlu ve tavsiye edilen bir durum olduğunu biliyoruz. Acaba son zamanlarda inşa edilen, en alt bodrum katı betonarme perde olmayan binalara belediye bu şekilde mi ruhsat vermiştir yoksa bu yapılar projesine uygun yapılmamış mıdır? Doğrusu merak edilen bir konudur.

Tavsiyelerin aksine, perdesiz bodrum yaptırılacağını zannetmiyorum. Özellikle belediyede projeci inşaat mühendislerinin bu konudaki hassasiyetini biliyorum. Çünkü bu konuda imar müdürlüğünün, inşaat mühendisliği bölümü ile birlikte yaptığı ortak çalışmalar sonucu belirlenen prensipler projelere uygulanmaktadır.

O zaman önemli bir konu gündeme gelmektedir. Yapılar projesine uygun inşa edilmemekte midir? Eğer böyle ise Elazığ intihar ediyor demektir. Zaten deprem dayanımı yetersiz çok çok büyük bir yapı stoku ile karşı karşıyayız. Buna bir de yeni yapılar ekleniyorsa o zaman sözün bittiği yerdeyiz demektir.

Özellikle yamaçlara yapılan inşaatları gezdiğimde birçoğunun temelinin dışarıda olduğunu görüyorum. Bodrum kat zemin dışında da olsa temel mevcut zemine gömülmelidir. Görülen o ki, bina temellerini gayet rahat zeminin üzerine yerleştirebiliyoruz. İnşallah bunun karşılığını depremde devrilen binalar olarak almayız.

Artık herkes yamaçlardaki inşaatlarda istinat duvarlarının da ne kadar önemli olduğunu biliyor. Çünkü ülkemizde birçok defa deprem dahi olmadan yamaçların göçmesinden binalar yıkılmış veya oturulamaz hale gelmiştir. Yüzlerce tonluk ağırlığa sahip binaların yükünü, hiçbir mühendislik hizmeti görmemiş moloz taştan üretilmiş istinat duvarlarına taşıtmak nasıl bir mantıktır. İnanın bu hesapsız kitapsız yapılmış yapılar suç unsurudur. İstinat duvarları, zemin dayanma yapıları olarak literatürde anılırlar. Kendilerine has standart ve kuralları vardır. Bahçe duvarı yapar gibi yapamazsınız.

İlimizde yamaçlara yapılan bazı bölgelerdeki yerleşimlerin yollarından bahsetmek dahi istemiyorum. İki aracın yan yana geçebileceği veya güvenle inip çıkabileceği yolları aradım ancak bulamadım! Sanırım daha sonra yapacaklar. Hani bizim medeniyetimizi gösteren yollar?

Amacımız kişilerle veya kurumlarla uğraşmak değil, amacımız Elazığ’ımızın güzelliklerini korumak, her yönüyle dünya standartlarına taşımaktır. Bundan dolayı mesleğimiz ile ilgili sorunları ifade etmeye çalıştım. Umarım herkes üzerine düşen payı alır.

Unutmayalım; Medeniyet seviyesi yüksek, gözünü yıllar sonrasına dikmiş, hedefleri ve büyük projeleri olan toplumlar, depremde en güvenli mekânları kendi evleri olan toplumlardır. (Bir de bu evlere gidecek güvenli yolları olan toplumlardır.)

Son günlerdeki terör olayları hepimizi derinden yaralamıştır. Vatan evlatlarının acılarını kelimelerle ifade etmek benin için çok zor. Şehitlerimize yüce Mevla’dan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok güçlüdür, hadsizlere her ortamda haddini bildirecek ve milletimizin yüreğindeki yangını söndürecektir.

Ramazan Bayramı yaklaşıyor. Hepinizin Bayramının şimdiden gönlünüzce geçmesini temenni ediyoruz.

Önümüzdeki Ramazan Ayı’na kadar günlerinizin bayram tadında geçmesini dilerim.