Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki 6306 Sayılı Kanun, 31 Mayıs 2012 tarih ve 28309 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmişti ancak merakla uygulama yönetmeliğini bekliyorduk.

Kanunun uygulama yönetmeliği, 04.08.2012 tarih ve 28374 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bunun vatandaşın diliyle anlamı şu: kim(!) ne yapacaksa artık yapabilir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin üzerinden üç haftadan fazla zaman geçti ancak gözle görülür bir faaliyet yok.

Beklediğimiz, olması gereken bu faaliyet nedir? Bu yönetmeliği bu kadar önemli kılan nedir? Yönetmeliğim uygulanması konusunda acelemi ediyoruz? Elazığ birinci derece deprem bölgesi ise, yıkıcı bir depremin olma riski her an ensemizde ise bu yönetmelik kapsamında riskli yapılar yenileneceği için yönetmelik önemlidir ve uygulanmasına derhal başlanmalıdır.

Gelelim neler yapılması gerektiğine… Zaman kaybetmeden riskli alanın ve rezerv yapı alanının belirlenmesi gerekmektedir. Bu işlemleri kimin yapacağı açıkça belirtilmiştir: belediyeler ve il özel idareleri. Hatta yönetmelikte planlama süreci şöyle ifade edilmektedir: “Plan teklifleri, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyelerce, dışında ise il özel idarelerince hazırlanır”.

6306 sayılı kanun ve yönetmeliği sadece il merkezlerini ilgilendirmemektedir. Yerleşim yeri olan ve yapı bulunduran her yerde, riskli alan incelemesi yapılmalıdır. Ancak haliyle en riskli bölgeler nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerlerdir. Köylerin ve kırsal yerleşim birimlerinin riskli alan tespiti il özel idaresince, il, ilçe ve beldelerin riskli alan tespiti ise belediyelerce yapılmalıdır.

Asıl üzerinde durmak zorunda olduğumuz bölge ise Elazığ Merkez’dir. Elazığ da 2005 yılına kadar yapı denetim sistemi yoktu. Bu da deprem dayanımı yetersiz yapı stokunun büyüklüğünü öngörmede teknik insanlara çok yardımcı olmaktadır. Öyle ise ilk önce Elazığ Belediyesi, merkez mahallelerden başlayarak, tüm mahallelerin yapı stokunu çıkarmalıdır.

Bu yapı stoku çıkarılırken gerekli tüm teknik veriler elde edilmelidir. Çünkü bu bilgiler yardımıyla yapısal risk haritası çıkarılacaktır. Bu harita yardımıyla, rezerv yapı alanlarının öncelik sıralaması yapılacaktır.

Bu çalışmaları sadece belediye personeli ile yapmanın mümkün olmayacağı kanaatindeyim. Bu konuda ilgili kurumlardan teknik bilgi ve personel desteği alınması doğru olacaktır, zaten bu sadece belediyenin değil Elazığ’ın meselesidir ancak sorumluluğun belediye de olduğu da kanunla sabittir.

Riskli alanlar tespit edildikten sonra belediye bu alanı ilan eder. Bu alan içerisinde evleri kalan vatandaşlar, kanunun izin verdiği kurum ve kuruluşlara, binalarının deprem dayanımlarını, ücreti karşılığında tespit ettireceklerdir. Sonuca itiraz etme hakları var. Riskli alan içerisindeki tüm yapıların deprem dayanımı belirlendikten sonra bölgenin yeni imar planı hazırlanmalıdır.

Kanun ve yönetmelikte bundan sonra yapılacaklardan bahsetmeyeceğim. Çünkü üç paragrafta bahsettiğimiz yapılacaklar listesi, üç günde yapılacak gibi değildir. Harekete geçmenin tam zamanıdır.

6306 sayılı kanun, devletimizin bugüne kadar deprem dayanımı yetersiz yapı stoku ile ilgili attığı en önemli adımdır. Merkezi idare, taşra teşkilatlarının önünü açmıştır. Bu saatten sonra öngörülen yıkıcı bir depremden sonraki tüm sorumluluk yerel yönetimlerin olacaktır. Bir an önce Elazığ da hangi riskli alanda kentsel dönüşümün başlayacağına, teknik ve bilimsel veriler ışığında karar verilmelidir.

Aziz şehrin, yapıları sağlam şehir de olması için, çalışmaların bir an önce başlaması dileğiyle…